Loading...

ISSIZLIĞIN SESİNDE KİM KONUŞUR

Beril Erbil

ISSIZLIĞIN SESİNDE KİM KONUŞUR

Bakıyorum, uzun uzun bakıyorum bana “tenha”ları anlatan fotoğraflara… Her bir kareden içeri giriyor, ağaçların rüzgarla canlanan hışırtısını, toprağın ve çakılların ayaklarım altındaki gıcırtısını duyuyorum. Issızlığı dinliyorum. Kim konuşuyorsa, kiminle konuşuluyorsa ona bırakıyorum sözcükleri. Çünkü ben en çok içgüdülerimle ve koklayarak ve hissederek var olmak istiyorum ıssızlıkta. Bozulmuş bir labirent bu dünya, diye geçiriyorum aklımdan. Peynir ortada. Hedefe ulaşmak için çılgınca bir oraya bir buraya koştuğumuz, aynı günleri yaşayarak, küçük hesaplarla ilerlemeye çalıştığımız, her gün hayatımızı değiştirmek isterken gerilip ufacık lokmalarla gevşediğimiz, her seferinde aynı döngüyü tekrar tekrar inşa ettiğimiz bir zaman dilimi çoğumuzun hayat dediği… Üstelik hedefe ulaştığında bile yeni duvarları fark ediyor insan ve tabii yeni hayaller kuruyor duvarları aşmak için. Koca bir döngü kendini küçük küçük tekrarlayıp git gide büyütüyor böylece…